top of page

“AŞIRI SAYGILI IRKÇILIK” VE IRKÇILIĞIN İKİ TÜRÜ

Özet:

*Dünyanın taşrasına baktığında Batı sermaye sınıfının görmeyi arzuladığı toplum, kendisiyle göz hizasında duran toplumlar değildir. Batı sermaye sınıfı, kendisine aşağıdan bakan, bazen başını dahi okşayabileceği minik minik toplumcuklar arzular.

*

*Avrupa solundaki genel eğilime göre Ortadoğululuk, zencilik, Müslümanlık hep mazeretlerle, çeşitli kültürel gerekçelerle desteklenen birer çocukluk kültürüdür.

*

*Bazı düşünceler toplumu değiştirmek için bazı düşünceler ise toplumu olduğu yerde tutmak için üretilir.

Batı sermaye sınıfının ideolojik bir uzantısı olarak Avrupa solu, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerdeki toplumları olduğu gibi tutmak için elinden geleni yapmıştır.

*

Bu çağda ırkçılık, insanlığın tarih boyunca kanla elde ettiği temel insan haklarını, kendi kültürü için savunurken diğer kültürler için savunmamak, o kültürlerin en ilkel yönlerini

destekleyip “kültürel görelilik” adı altında yamyamlaşmayı desteklemektir.

**


Zenciye hayranlık duyan kimsenin de en az ondan tiksinen insan

kadar “hasta’’ olduğunu akıldan çıkarmayacağız. F. Fanon 1

*

Wikipedia’da ırkçılık şöyle tanımlanmaktadır: Farklı bir ırk veya etnik kökene sahip oldukları için diğer insanlara yönelik ön yargı, ayrımcılık veya düşmanlıktır.2


Bu tanım gündelik yaşamda gördüğümüz ve bildiğimiz ırkçılığın anlamıyla uyumludur. Irkçılık gündelik yaşamda genellikle belli bir ırka mensup insanları aşağılamak ya da

kendi ırkını üstün görmek şeklinde karşımıza çıkar. En yaygın tanımı, kullanımı ve görünümü bu olsa da bu tanım ırkçılığın tamamını kapsamamaktadır.

Oxford sözlükte ırkçılığın tanımı şöyledir:

Her ırkın bütün üyelerinin, özellikle onu diğer ırk veya ırklardan aşağı veya üstün olarak ayırt eden, o ırka özgü karakter, yetenek ve özelliklere sahip olduğu inancı.3


Bu tanım, ilk tanımla benzer gibi görünse de önemli farklılıklar içerir. İlk tanımda ırkçılığın, başka ırkları aşağılamasına vurgu yapılırken ikinci tanımda ırkçılığın insanı değerlendirirken ırkı temel aldığına vurgu yapılmaktadır.

Irkçı, karşısındaki kişinin ırkıyla ilgilidir; o kişiyle ilgili yargıda bulunurken bireysel ve tekil özelliklerini değil ırkını dikkate alır.

Bir ırka mensup kişiye, başka özelliklerini değil ırkını dik￾kate alarak yapılan muamele ırkçılıktır. Belli bir ırka mensup kişiyi sırf ırkından dolayı olduğundan farklı yere koymaktır.

“Olduğundan farklı yere koymak” olumlu da olabilir, olumsuz da olabilir. Buradan yola çıkarsak:

Irkı nedeniyle birini aşağılamak ırkçılıktır.

Irkı nedeniyle birini yüceltmek de ırkçılıktır.

Bir insan, Afgan, İngiliz, Japon diye aşağılık ya da yüce değildir. Şimdiye kadar ırkçılık çoğu kez bir ırkı aşağılamak ya da kendi ırkını yüceltmek şeklinde karşımıza çıkmıştır.

Oysa günümüz siyasetinde giderek daha yaygın görülen ve kökeni Avrupa solu olan bir başka ırkçılık türü daha vardır:

Karşı ırkı yüceltmek ya da kendi ırkını aşağılama ırkçılığı…

*

“Aşırı Görme” ve “Hiç Görmeme”

Irkçılık “görme”yle ilgili bir ideoloji, bir tür “görme kusuru”dur. Bu “görme kusuru”, “aşırı görme” ya da “hiç görmeme” şeklinde ortaya çıkar.

Günümüzde ırkçılığın biri doğrudan saptanabilen diğeri ise ancak dolaylı yollardan anlaşılabilen iki tipi vardır.

Bir suçu elli ayrı halktan kişi işler ama ırkçı bu suçlardan sadece Suriyeli olanını öne çıkarır. Bu tip ırkçılık “seçici görme tipi” ırkçılıktır. Bu ırkçılık klasik, herkesin karşılaştığı en

sık ırkçılık tipidir. Siyasette sağ yelpazede görülen ırkçılık tipi budur. Bu ırkçılık sol ideolojilerin yükselmesine neden olur.

Ancak ırkçılığın bir de “sol tipi” vardır.

Bir Suriyeliyi döven neonazi kadar, bir kadına tecavüz eden Suriyelinin adını özellikle saklayan “neosolcu” da ırkçıdır.

Kürt diyemeyen milliyetçi kadar Türk diyemeyen foncu gazeteci de ırkçıdır. Konu Kürt olduğunda “dağ Türkü” gibi bir yığın sıfat kullanarak Kürt diyemeyen kişi ne kadar ırkçı ise İngiliz, Alman, Japon derken Türk diyemeyen kişi de o kadar ırkçıdır. Bu ırkçılık tipi sağ ideolojilerin yükselmesine neden olmaktadır.

*

Sol Ahmaklık

Avrupa solu, ırkçı olmamak için ahmaklaşmış ve klasik ırkçılıktan çok daha büyük ve tehlikeli bir ırkçılığın kapısını açmıştır. Bununla ilgili sayısız örnekten biri aşağıdadır.

İsveçli feminist: Bir Müslüman erkeğin üç karısının olması niçin kötü olsun?


İsveçli feminist yazar Ulla Lundegard, İsveç’te üç karısı ve on altı çocuğu olan bir göçmen için 1,7 milyon dolar değerinde üç ev satın alma kararına gösterilen tepki üzerine bir köşe yazısı kaleme aldı. Yazıda çok eşliliği savunan yazar, çok eşliliğin geleneksel evliliklerle karşılaştırıldığında yararları olduğunu, birçok İsveçli çiftlerinkine göre çok daha ilginç bir hayatları olabileceğini iddia etti. U. Lundegard, feminist bir çerçeveden

bakarak söz konusu üç kadının kendi aralarında bir çeşit yakınlaşma geliştirebileceklerini söyledi.

Çocukların ihtiyaçları olduğu zaman yardıma hazır olan değişik yaş ve niteliklerde üç annesinin olduğunu, bunların aynı evde yaşayıp bir kişi için sevgilerini bölüşebileceklerini savundu.5,6


Avrupa solunun baskın damarının gündemi, ırkçı görünmeme kaygısıyla gerici gelenekleri, gelişmemiş kültürel davranışları sırf üçüncü dünya ülkelerinden, mültecilerden ya da Avrupa dışı toplumlardan geliyor diye, hoş görme ve saçmalıklara ses çıkarmama tavrı tarafından işgal edilmiştir.


Eşkal Değiştirmiş Irkçılık

Tekelci kapitalizmin belirlediği kültür atmosferinde ırkçılık çok yaygındır ancak “pis zenciler”, “aptal Türkler”, “aşağılık Afrikalılar” şeklinde yaşanan ırkçılık, herkesin kolayca tanıyabileceği “klasik“ ırkçılıktır.

Zor tanınan, ilericilik elbisesi giymiş, eşkal değiştirmiş ırkçılık ise iki karısı olan ve üçüncü bir kadın almak isteyen Suriyeli erkeğe “bu da onun kültürü” diyerek saygı duymaktır.7




Bağlantıdaki videoda iki karısı olan ve üçüncü bir kadın almak istediğini söyleyen Suriyeli erkeğe “kültürel zenginlik” diye bakan İsveçli, adamın İsveçli bir kadın alma arzusunu

duyduğunda bunu tuhaf karşılamaktadır. Çünkü onun gözünde Suriyeli bir kadın ile İsveçli bir kadın denk değildir.

Bu ırkçılık Avrupa solunda çok yaygın görülen ilericilik kisvesi altında yapılan bir ırkçılıktır.

Bu çağda ırkçılık, tek eşliliği İsveçli bir kadın için doğal bir hak olarak görürken bu hakkı Suriyeli bir kadına tanımamaktır.


Bu çağda ırkçılık, insanlığın tarih boyunca kanla elde ettiği temel insan haklarını, kendi kültürü için savunurken diğer kültürler için savunmamak, o kültürlerin en ilkel yönlerini

destekleyip “kültürel görelilik” adı altında yamyamlaşmayı desteklemektir.

Bir İsveçli ile bir Arap eşit ise bu eşitlik hem hak hem de yükümlülük düzeyinde olmalıdır. Bir İsveçli ile bir Arap eşitse eşit hakları olduğu kadar eşit yükümlülükleri de vardır. Bir İsveçli birine tecavüz ettiğinde kanunda belirlenmiş bir cezası vardır ve bunu çekecektir. Ancak konu bir Arap’a geldiğinde “ama onun koşulları şöyleydi”, “onu o şartlar içinde anlamak gerek” diyerek suçuna çeşitli gerekçeler bulmak, esasen onu kendine eşit görmemek, onu aşağı görmektir.

Avrupa solunda çok yaygın görülen bir ırkçılık çeşididir bu. Avrupa solundaki genel eğilime göre Ortadoğululuk, zencilik, Müslümanlık hep mazeretlerle, çeşitli kültürel gerekçelerle desteklenen birer çocukluk kültürüdür.

*

Her ideoloji, etkilediği toplumda bir değişime neden olur. Bazı düşünceler toplumu değiştirmek için bazı düşünceler ise toplumu olduğu yerde tutmak için üretilir.

Olduğu yerde durmak, değişmesi gerektiği halde değişmemek de değişimin özel bir türü sayılabilir.

Batı sermaye sınıfının ideolojik bir uzantısı olarak Avrupa solu, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerdeki toplumları olduğu gibi tutmak için elinden geleni yapmıştır.

Batı sermaye sınıfı ideolojisinin Doğu toplumlarında gördüğü ilkel geleneklere abartılı bir şekilde saygı duymasının, onlara eleştiriden muaf birer kutsal muamelesi yapmasının, bu geleneklerin altını çizerek vurgulamasının nedeni geçmişindeki sömürgeciliğin verdiği bir utanç asla değildir. Bunların nedeni geçmiş sömürgeci bakışın ortadan kalkması değil tam tersine bu bakışın günümüzde başka bir biçim almasındandır.

Günümüz sömürgecisi, sömürdüğü kültür ve coğrafyayı baskılayarak ya da asimile ederek sömürgeleştirmemektedir. Çünkü sömürünün geçmişte görülen bu tür halleri gereksiz yere pahalı ve yan etkileri olan biçimlerdir. Günümüzde sömürünün aldığı biçim ilkel olanı ilkel halde tutmak, onun ilkelliğini korumak, gelişmesine izin vermemektir. En önemlisi ise bütün bunları o toplumun kültürüne saygı duymak kisvesiyle ve ona iyilik olarak yapmaktır.

21. yüzyılın en büyük ırkçılığı budur.

*

Evrensele El Koymak İçin Yerele Aşırı Saygı

Avrupa solunun bu tavrı, Batı sermaye sınıfının bakış açısıyla son derece uyumludur. Dünyanın taşrasına baktığında Batı sermaye sınıfının görmeyi arzuladığı toplum, kendisiyle göz hizasında duran toplumlar değildir. Gelişmemiş ülkelerin gelişmemiş toplumlarının modernleşmesi ve çağdaşlaşması, bu bakışa göre çelme takılması gereken politikalardır. Batı sermaye sınıfı, kendisine aşağıdan bakan, bazen başını dahi okşayabileceği minik minik toplumcuklar arzular. Buralara baktığında görmek istediği şey minör olmalıdır:

Minör

toplum,

minör edebiyat,

minör felsefe… Minör yereldir, parçalıdır ve salt kendisinden oluşmuştur.

Başta Birleşmiş Milletler toplantıları olmak üzere uluslararası toplantılarda dikkat çekici bir şey vardır. Az gelişmiş ülkelerden gelen temsilcilerin bu toplantılara yerel kıyafetlerle gelme eğilimi. Örneğin Filistin’in kurucu lideri Yaser Arafat, bu toplantılara Filistin’e özgü yerel kıyafetlerle katılırdı. Yine hâlâ yaşayan liderlerden Mesut Barzani de buna örnek verilebilir. Bu eğilim, Kızılderili, Kürt, Arap, Sih, Hint toplumlarının temsilcilerinde sık rastlanırken Alman, Fransız ya da İngiliz temsilcide buna pek rastlanmaz. Bir BM

konuşmasını etekle yapan bir İskoç başbakanı, Alman yerel kıyafetiyle gelen bir bakan görmek çok nadirdir.

*


Hindistan Petrol ve Doğal Gaz Bakanı Hardeep Singh Puri, BM’de konuşma yaparken

*

Bu neyi gösterir?

Bu toplantılara yerel ya da ulusal kıyafetlerle gelen liderler elbette kendi kültürlerini göstermekte, kendi toplumlarına vurgu yapmak istemektedir. Y. Arafat, Filistin poşusuyla

ölüm kalım kavgası veren Filistin halkını temsilen oradadır. Yerel kıyafetle katılmak o topluma ve kültüre bir vurgu, bir tür gösteridir ve elbette anlaşılabilir.

Takım elbise, kravat gibi klasik protokol kıyafetleri ile bu etki oluşmayacaktır. Ancak bu tavrın yanında getirdiği bir başka yan etki vardır. Yerel kıyafetleri ile kendi halkını,

kültürünü vurgulayan kişi, bunu vurgularken evrensel olanı terk etmektedir. BM konuşmasını yerel kıyafetleri ile yapan bir Sih, kendi kültürünü gösterip alkışlanırken onu alkışlayan Avrupa ülkelerinin kravatlı temsilcileri evrensel olanı kendilerine almaktadır. Yerel kıyafetli Hintli yereli, tikel olanı vurgulamak isterken evrenseli Fransıza, Almana terk etmiştir ve bu durum Fransız ve Alman için müthiş bir alışveriştir.

Evrensellik iddiası yerel olandan vazgeçmeyi gerektirir.

Tekelci kapitalist ülkelerin temsilcilerinin gelişmemiş ülkelerin yerelliklerine ve sembollerine gösterdikleri aşırı saygı salt bir hümanizm tavrı değil aslında çok kârlı bir alışveriştir. Yerel olan yerelde, tikel olan tikelde kaldığı sürece evrensel olan kendisinin hükmü altında olacaktır.

*

21. yüzyılda Avrupa’da bir sağcının yaptığı tek şey olguları alt alta dizmekten ibarettir ve bu çok kolaydır:

Avusturya’da kadınlara tecavüz eden Afganlar,

Almanya’da karısını döven Kürtler,

Hollanda’da uyuşturucu satan Türkler…

Bunları birebir yorumsuz açıklamaları bile yeterlidir.

Oysa yukarıda tanımlanan mantığıyla bir Avrupa solcusunun işi zordur; her olguda olgunun bir kısmını çeşitli gerekçelerle kırpmak, bu olgulara mazeretler bulmak, açıklamalar getirmek zorundadır.

İsveç’in ortasında işlenmiş töre cinayetini yazarken bu cinayetin kültürel yönünü ve cinayeti işleyenlerin etnik kimliğini gizleyemiyorsa buna gerekçeler uydurmalıdır.

Bu nedenle 21. yüzyılda Avrupa’da sağ sola göre çok daha olgusaldır.

“Üç kadınla evlenmek kadın haklarına aykırıdır” diyemez Avrupa solunun baskın damarı; bunu ırkçılık olarak görür.

Suriyeli bir erkeğin mahcup üçüncü eşinin karşısında o kadının hakkını savunamaz. İsveçli bir kadını ikinci kuma olarak aklının ucundan bile geçiremez; bunun örneği verildiğinde bile “yok daha neler” diye histerik histerik güler.

Çünkü güncel Avrupa solunun çarpık dünyasında üçüncü kuma ancak Ortadoğulu ve Müslüman kadınların “hakkı” olabilir; saygı duymak gerekir! Bu anlamda Avrupa solu en

az Avrupa sağı kadar ırkçıdır; ırkçılığı sadece başka bir eşkâl altında taşımaktadır.

Yere tüküren Suriyeliye “pis Arap” diyen Avrupa sağcısı, “yere tükürmek onların kültüründe olan bir şey, bunu anlamak gerekir” diyen Avrupa solcusundan daha ırkçı değildir.

Avrupa’da yaşayan bir Arap kırmızı ışıkta geçtiğinde, bir sırayı bozduğunda, bir kuralı çiğnediğinde kara kafası nedeniyle onu uyaran (sarı saçlı olsa uyarmayacağı bilinse

de) sağcı Avrupalı pek de korkutucu değildir çünkü o kişiden kendisiyle eşit davranmasını talep etmektedir sadece.

Esas korkutucu olan bu kuralı çiğnediği halde onu kara kafası nedeniyle hoş gören, bu kusuruna mazeretler bulan solcu Avrupalıdır; sarı saçlı olsa onu uyaracaktı çünkü.

Solcu Avrupalının Arap’ı kendine denk görmediğinin kanıtıdır bu. Kendine denk olan ve bu nedenle uyarmaktan çekinmediği kişi sarı saçlı Avrupalılardır. Onun gözünde Arap asla ona denk olamayacağından ve o da çok merhametli ve iyi olduğundan Arap’a çocuk muamelesi yapmakta, ona sorumluluk vermemektedir.

Bir kuralı çiğnediğinde kuralı çiğneyen mülteciye sorumluluğunu hatırlatan sağcı Avrupalı aslında onu kendine denk görmektedir; onu sorumlu görmeyen solcu Avrupalı ise ona çocukmuş gibi davranmaktadır.

İlk bakışta görünmeyen bu rafine ırkçılık, günümüzün güncel ve yaygın ırkçılık çeşididir. Bu hâliyle teşhir edilmek zorundadır.

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 5. cilt




Taylan Kara

taylankara111@gmail.com

Kaynaklar

1. Frantz Fanon, Siyah Deri Beyaz Maskeler, Encore Yayınevi, İstanbul, 2016.

2. https://tr.wikipedia.org/wiki/Irk%C3%A7%C4%B1l%C4%B1k (Erişim tarihi:

01.04.2023)

3. http://oxforddictionaries.com/definition/english/racism (Erişim tarihi:

01.04.2023)

4. https://m.imdb.com/title/tt8040830/mediaviewer/rm230970368/ (Erişim

tarihi: 01.04.2023)

5. https://sputniknews.com/20171006/sweden-feminism-poly￾gamy-1058009812.html (Erişim tarihi: 01.04.2023)

6. https://twitter.com/tarekfatah/status/1050953430410387459 (Erişim tarihi:

01.04.2023)

7. https://onedio.com/haber/iki-karisi-olan-suriyeli-multeciyi-hakli-bularakaslinda-bunu-kadinlar-talep-ediyor-diyen-isvecli-gundemde-1082583 (Erişim

tarihi: 01.04.2023)

8. https://gsinstitute.org/a-un-celebration-love-towards-all-malice-towardsnone/ (Erişim tarihi: 01.04.2023)

385 görüntüleme3 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page