KÜRAR ETKİSİ GÖSTEREN DÜŞÜNCELER
- 4 Tem
- 4 dakikada okunur
Yeryüzünü cennete çevirme çabası her zaman cehennemin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.
K. Popper
**
ÖZET
Bu cümleye K. Popper’ın söylemediği iki özneyi yerine yerleştirdiğimizde bu cümle bir sınıfın ideolojik saptamasından çıkar, bir olgunun tanımına dönüşür:
Yeryüzünü (ezilenler için) cennete çevirme çabası her zaman (ezenler için) cehennemin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.
*
Öznenin tek olmadığı anlaşıldığında, kimin için cennet, kimin için cehennem soruları sorulduğunda, ezen sınıfın cennetinin ezilen sınıfların cehenneminin bir türevi olduğu anlaşıldığında, bir sınıfın cennetinin cehennemlerden yapıldığı fark edildiğinde
K. Popper çok açık bir hakikati ortaya koyan açık sözlü biri haline gelecektir.
**
KÜRAR ETKİSİ GÖSTEREN DÜŞÜNCELER
Kürar Güney Amerika’da avcıların avlanırken oklarının ucuna sürdükleri zehirli bir maddedir. Bu zehir bedenine girdiği canlının kaslarını felç eder. Canlı hareket edemez ancak bilinci ve duyuları yerindedir. Her şeyi hisseder ama bir tepki veremez (1).
*
“Yeryüzünü cennete çevirme çabası her zaman cehennemin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.”
Bu nedenle herkes cehenneminde sakince otursun ve cennet yaratmaya çabalamasın.
K. Popper’ın yazmadan söylediği cümle aslında budur.
Devrimler yeryüzünde cennet yaratma girişimleridir. K. Popper’ın bu fikri, tarihteki bütün devrimleri ve gelecekteki olası bütün devrimleri yasaklar. İnsanların daha iyi bir dünya kurmak istemesi ve bunun için çalışması kötü bir dünyaya yol açacağından zararlıdır.
Peki ne yapmalı?
Mevcut durum bundan daha keskin nasıl savunulabilir?
*
Hep denedin hep yenildin. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.
Samuel Beckett

Bu ifadede bir yenilgi vurgusu ve kısmen de yenilginin baştan kabulü olsa da bir mücadele kararlılığı da mevcuttur.
Yenileceksiniz ama yine de deneyin.
Yine de deneyin ama yenileceksiniz.
Tarihin hangi kesitinde olduğunuz ve nasıl bir toplumsal bağlamda olduğunuza göre bu fikir ilk ya da ikinci cümle gibi ifade edilebilir. İkinci cümle daha umutsuz olsa da ilk cümlede en azından ahlaki bir tavır vardır.
Kesinlikle yenileceği halde “yenilgiyi iyileştirmek” ile sınırlanmış bir ufuk, insanı harekete geçirebilir mi?
Sırf “yenilgiyi güzelleştirmek”, denemek için gerekli itkiyi ne kadar sağlar?
Bu ve benzeri bunca soruna rağmen kaynağı ne olursa olsun bu cümlede bir mücadele azmi var.
K. Popper’ın önermesi ise insanlığın bütün gelecek tasavvurunu yok eder. İnsan, hangi ölçekte olursa olsun kendince daha iyiye yönelme, yaşamını iyileştirme eğilimindedir. Yemek yemek, gezmek, eğlemek, çalışmak, tatil yapmak vs. her türlü insan etkinliği, kendince daha kötü bir durumdan daha iyi bir duruma geçme etkinliğidir. Aç insan, yemek yiyerek daha iyi hale geçer; sıkılan insan eğlenerek, parasız insan çalışıp para kazanarak… Bütün bunlar “yeryüzünü cennete çevirme” tanımının bireysel ölçekteki uzantıları ve uygulamalarıdır.
Yeryüzündeki insanların ezici bir çoğunluğu, daha baskın bir etki altında değilse acıdan daha az acıya, stresten rahatlamaya, mutsuzluktan mutluluğa yani bir anlamda cehennemden cennete doğru yönelme ve kendi çevrelerinde cennet yaratma eğilimindedir.
*
Dünyaya Sermaye Sınıfının Gözlüğüyle Bakmak
K. Popper, sadece geçmişteki cennet yaratma girişimlerinin sonuçlarından değil aynı zamanda zaman kipi ayırt etmeksizin bütün cennet yaratma girişimlerinden, daha da ötesi “cennet yaratma girişiminin kendisinden” söz etmektedir. K. Popper’ınki tarihe bakılarak yapılan bir değerlendirme değil aynı zamanda bir kehanet ve tersinden bir önermedir. Hepsinin ötesinde K. Popper’ın bu düşüncesi tarihsel bir saptama değil egemenlerin arayıp da bulamayacağı siyasal sonuçları olan tarih dışı bir düşünsel tavırdır. Yaşadıkları cennetin sonucu yeryüzünü cehenneme çeviren egemen azınlık çok iyi bilir ki yaşadıkları cennet, yeryüzündeki milyarların cehennemiyle beslenmektedir. Milyarlarca insanın her gün iliklerine kadar hissettiği yeryüzündeki bu cehennemi cennetleştirmek, bugünün “ultradelüks” cennetindeki egemenlerin cennetini yıkıp parçalamaktan geçer.
Milyarlar için cennet yaratmanın koşulu, yeryüzünü cehennemleştirerek bugün cennette yaşayan bir grup azınlığın cennetini elinden almaktan geçer. “Ultralüks” cennetlerinin ellerinden alınması onlar için bir cehennemdir. Bu nedenle yeryüzünde milyarlar için cennet yaratmak, milyarlarca insanın cehennemiyle beslenen bugünün cennet sakinleri için cehennemde yaşamakla eşdeğerdir.
Bugün hastalıktan, açlıktan, kıtlıktan, sömürüden kırılan milyarlarca insan için cennet beslenme, barınma, eğitim ve sağlık hakkından ibarettir. Ve bu “asgari cennet”, bugün milyarlarca dolar serveti olan egemenler için “sömürme yasağı”, “başkalarının emeğine el koyma kısıtlaması” demektir. Bugünün cennetindeki egemen azınlık için cehennemin öbür adı “sömürü yasağı”dır.
K. Popper aslında istemeden haklıdır. Bunu kast etmemiş olsa da “yeryüzünde cennet yaratmak”, her zaman cehennemini de yaratır; sadece özneleri farklıdır. Milyarlarca insan için yaratılan “asgari cennet”, bugünün ultralüks cennetinin sakinleri için cehennem yaratır. K. Popper’in bu cümlesi aslında gelecek zaman kipindeki halini de içinde taşır;
Yeryüzünde cennet yaratma girişimi her zaman cehennem yaratmakla sonuçlanacaktır. K. Popper’in söylemeden söylediği cümlesinin siyasal yüzü de budur.
K. Popper sermayenin azılı düşünürlerinin birçoğu gibi fikirlerini açıkça söylemektedir. Sanılanın aksine sermaye sınıfının düşünürleri sürekli yalan söyleyen ya da gerçekleri çarpıtan kişiler değildir. Onların çoğu doğruyu söyler, gerçekliği ortaya koyar ama kendi sınıfları için. Onların kendi sınıfları için söylediği doğru ortaya koyduğu gerçeklik ezilenler için yalan ve çarpıtmadır. K. Popper da böyledir. K. Popper yalan söylemez veya gerçekliği çarpıtmaz; tabii ki kendi sınıfı için.
“Yeryüzünü cennete çevirme çabası her zaman cehennemin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.”
K. Popper’ın neyi kast ettiği çok açıktır; dünyayı düzeltme iddiasıyla yapılan devrim girişimleri, dünyayı daha kötü hale getirmiştir. İyileştirme girişimleri kötüleştirir. “Hastalık” değil “tedavinin kendisi” hasta eder. Hatta Popper’ın bu cümlede demediği ancak diğer fikirleriyle birlikte ele alındığında ortada bir hastalık da yoktur.
K. Popper’ın hangi sınıf için konuştuğu oldukça nettir. K. Popper’ın bu cümlesinin özgün halinde cennet ve cehennem tek bir özne için tanımlanmaktadır.
Ancak bu cümleyi tek özneli olarak ele aldığımızda ulaşacağımız sonuçlarla iki özneli olarak ele aldığımızda ulaşacağımız sonuçlar birbirinden tamamen farklı olacaktır.
Bu cümleye K. Popper’ın söylemediği iki özneyi yerine yerleştirdiğimizde bu cümle bir sınıfın ideolojik saptamasından çıkar, bir olgunun tanımına dönüşür:
Yeryüzünü (ezilenler için) cennete çevirme çabası her zaman (ezenler için) cehennemin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.
Tarihteki her girişimin başarılı olmadığı/olamayacağı gerçeğini göz önüne alıp “her zaman” ifadesini çıkardığımızda her şey yerli yerine oturur.
Bu cümleye Lenin, Marx ya da Engels; kim hayır diyebilir?
Bu durumda K. Popper istemeden de olsa çok haklıdır.
Öznenin tek olmadığı anlaşıldığında, kimin için cennet, kimin için cehennem soruları sorulduğunda, ezen sınıfın cennetinin ezilen sınıfların cehenneminin bir türevi olduğu anlaşıldığında, bir sınıfın cennetinin cehennemlerden yapıldığı fark edildiğinde
K. Popper çok açık bir hakikati ortaya koyan açık sözlü biri haline gelecektir.
EDEBİYATLA AHMAKLAŞTIRMA FELSEFEYLE ÇÖKERTME 4. CİLT

Taylan Kara
Kaynak
Comments